Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının yerinin kesin olarak bilinmediğini açıkladı. Bu durum, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmaları çerçevesinde kritik bir endişe yaratıyor. İran’ın nükleer programı, yıllardır ülkeler arası gerginliklere yol açmakta ve bu açıklama, sorunun derinleşmesine sebep olabilir. Batılı ülkeler, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesinin artmasının nükleer silah edinmek için zemin hazırlayabileceğinden endişe ediyor. Bu gelişmelerin ışığında, UAEA’nın açıklamaları uluslararası arenada ciddi yankılar uyandırdı.
Avusturya’nın Viyana kentinde yer alan UAEA, nükleer enerji ile ilgili denetim ve raporlama faaliyetlerini üstlenmektedir. Son yıllarda, özellikle İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoku konusundaki belirsizlikler, nükleer müzakerelerin yeniden başlamasına dair umutları azaltmıştı. UAEA’nın Genel Direktörü Rafael Grossi, son basın toplantısında, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri hakkında yaptığı açıklamalarda, ülkenin zenginleştirilmiş uranyum stokunun tam yerini belirlemenin imkansız olduğunu vurguladı. Grossi, nükleer denetim mühendislerinin İran’da sıkı bir takip ve kontrol sergileseler de, bazı stokların yerinin gizli tutulduğuna dair inancını ifade etti.
İran’ın nükleer programı, 2000'li yılların başından beri tartışma konusu olmuş durumda. Özellikle 2015 yılında yapılan nükleer anlaşma (JCPOA) ile İran’ın nükleer faaliyetleri bir nebze denetim altına alınmışken, ABD’nin bu anlaşmadan çekilmesi ve ardından İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırması, durumun daha da karmaşık hale gelmesine neden oldu. Bugün itibarıyla İran, uranyumunu %60 oranında zenginleştirebiliyor, bu da onu nükleer silah üretimi için gereken %90’lık zenginleştirme seviyesine bir adım daha yaklaştırıyor. Ancak, UAEA’nın açıklamaları, İran’ın bu süreci hangi boyutta ve hangi amaca yönelik yönlendirdiğine dair belirsizlikleri artırıyor.
UAEA’nın Rusya ve Çin gibi ülkelerle olan ilişkileri, İran’ın nükleer programının global etkilerini daha da karmaşık hale getiriyor. Batı, İran’a karşı yeni yaptırımlar ve diplomatik baskılar uygularken, Rusya ve Çin bu durumu kendi stratejik çıkarları için kullanmaya çalışıyor. İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının bulunamaması, bu uluslararası güç oyunlarında da önemli bir rol oynayabilir.
Aynı zamanda, UAEA’nın bu belirsizlikleri dile getirmesi, dünya genelinde nükleer silahlara sahip ülkelerin ve nükleer enerjiye yönelik tutumların yeniden gözden geçirilmesine de yol açabilir. Genel olarak, nükleer güvenlik konuları bir kez daha jeopolitik sahnede öncelikli bir agenda maddesi haline geliyor. Ülkeler arası müzakerelerin yeniden başlaması, belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve sorunların çözümü için önemli bir fırsat sunabilir. Ancak, tarafların elinde bulundurduğu veriler ve çıkarların ne ölçüde ortak bir zeminde buluşabileceği bilinmiyor.
Sonuç olarak, UAEA’nın İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoku hakkında yaptığı açıklamalar, uluslararası ilişkilerdeki karmaşayı daha da arttırmıştır. İran’ın nükleer programı konusundaki belirsizlik, hem bölgesel hem de global düzeyde daha fazla endişe yaratmaya devam edecek gibi görünüyor. Akılcı ve etkili dünya diplomasi, nükleer silahların yayılmasını önleme konusunda ilerleme kaydedilip kaydedilemeyeceğiyle ilgili lübatta kalmaya devam edecek.