Yemen'de iç savaşın kızıştığı bir dönemde, Husiler adlı Kürt milis grubu, ABD'nin Yemen'e olası bir kara harekatına yönelik hazırlıklarını duyurdu. Bu açıklama, sadece bölgedeki çatışmalara erişmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin seyrini de etkileme potansiyeline sahip. Husilerin liderlik ettiği Zaidi Şiileri, İran ile yakın ilişkileri ve genişleyen askeri kapasiteleri ile dikkat çekiyor. Bu durum, ABD'nin Yemen'deki stratejik çıkarları açısından ciddi bir endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Peki, Husilerin bu iddialarının arka planı ne? Yemen'deki mevcut durum buna ne kadar elverişli? Bu soruları cevaplamak için detaylı bir inceleme yapalım.
Husiler, son günlerde yaptıkları açıklamalarla uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Grubun liderlerinden biri, "Eğer ABD Yemen'e müdahale ederse, karşılık vermek için her türlü hazırlığımız var" şeklinde bir beyanatta bulundu. Bu ifadeler, Husilerin Kara Harekatı için ciddi bir hazırlık içinde olduğuna dair önemli bir sinyal veriyor. Yemen'deki savaşın yaşandığı koşullar altında, bu bakış açısı, yalnızca Husilerin değil, aynı zamanda diğer muhalif grupların da moral ve motivasyonunu artırma çabası olarak değerlendirilebilir.
Husiler, yakın zamanda kaydettikleri askeri başarılarla dikkat çekmiş ve önemli bölgelere hakimiyet sağlamışlardır. Uzun süredir devam eden iç savaş, taraflar arasındaki çatışmalarda büyük değişimlere neden oldu ve bu da Husilerin askeri stratejilerini geliştirmelerine yardımcı oldu. Statesin Doğu'dan gelen destekleriyle birlikte, Husilerin elinde artan bir askeri önerme ve buna bağlı olarak daha radikal bir eylem stratejisi geliştirme imkanı bulunuyor. Bu durum, ABD'nin Yemen'deki siyasi ve askeri varlığı üzerinde büyük bir güç mücadelesi yaratabilir.
ABD, Yemen'de stratejik çıkarlarını koruma adına aktif bir rol oynamaktadır. Son yıllarda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile iş birliği içerisinde olan Biden yönetimi, Ortadoğu'daki varlığını sürdürmek için yeni savaş stratejileri geliştirme çabası içerisinde. ABD’nin Yemen’e giriş yapması durumunda, Husilerin karşılık verme potansiyeli oldukça tehlikeli bir durum ortaya çıkaracaktır. Böyle bir durumda, IMF ve diğer uluslararası kuruluşların desteğiyle sürdürülen insani yardım çabalarının da bir yandan etkilenmesi muhtemel görünüyor.
Husilerin böyle bir hazırlık içerisinde olması, sadece bölgedeki dengeleri değil, aynı zamanda uluslararası güvenlik yapılarını da tehdit edebilir. Yemen'de istikrarsızlığın artması, bölgedeki diğer ülkelerin de güvenliği açısından tehdit oluşturacak ve çok daha geniş bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir. Bu tür gelişmelerin yanı sıra, Yemen halkı için insani yardımın daha da zorlaşması gibi sonuçları da beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak, Husilerin ABD'ye yönelik iddiaları, Yemen'de gelişen tansiyonun ne denli tehlikeli bir boyuta ulaştığını gösteriyor. ABD'nin bu durum karşısında nasıl bir adım atacağı, dünya çapında dikkatle izleniyor. Yemen'deki iç savaşın derinleşmesiyle birlikte, Husilerin de kendilerine ait stratejik hedeflerle hareket edeceklerini, bu nedenle dikkatle izlenmekte olduklarını söyleyebiliriz. Huzur ve güven arayışındaki ülkeler için, bu taraflar arasındaki yetersiz diyalog ve müzakereler, barış yönündeki çabaları daha da zorlaştıran bir etken olarak karşımıza çıkıyor.