Son yıllarda doğal malzemelerle yapılan el sanatlarına olan ilgi hızla artarken, bu konuda dikkat çeken bir isim, evinin odunluğunu bir atölyeye dönüştürdü. Yerel sanatçı, doğadan topladığı malzemeleri ustalıkla işleyerek hem göz alıcı eserler üretmekte hem de sürdürülebilir yaşamı desteklemekte. Bu dönüşüm, sadece bir atölye yaratmaktan ibaret değil; aynı zamanda doğaya olan derin bir saygı ve onun sunduğu zenginlikleri değerlendirme arzusunu da içeriyor.
Sanatçının atölyesinde yer alan eserler, doğanın sunduğu güzellikleri yansıtan, her biri kendine özgü hikayelere sahip parçalar. Odunlukta toplanan ahşaplar, yönü değiştirilerek masalara, raflara, duvar süslerine dönüşüyor. Eserlerde kullanılan malzemeler, doğayı koruyarak, onun sunduğu malzeme ile hayat buluyor. Sanatçımız, bu dönüşüm sürecinde izleyicilere doğal dünyamızın ne kadar özel olduğunu hissettirmeyi hedefliyor. Her bir parça, sadece bir nesne değil, aynı zamanda bir hikaye, bir yaşam felsefesi ve doğanın sunduğu mucizelerin bir yansıması olarak öne çıkıyor.
Odunluktan atölyeye geçiş süreci, sanatçımız için oldukça ilham verici bir deneyim oldu. İlk başta evinin bahçesinde başladığı bu yolculuk, zamanla bir tutkuya dönüşmüş. Gözlemlerine dayanan yeteneği ve el becerisiyle, doğadan topladığı materyallerle öncelikle küçük objeler yapmaya başlamış. Bu küçük eserler, zamanla daha büyük ve karmaşık projelere dönüştü. Özellikle yerel pazarlarda sergilediği ürünlerle, çevresindeki topluluklardan büyük ilgi görmeye başlamış.
Hedefinin sadece kendi yaratıcılığını ortaya koymak değil, aynı zamanda doğayı korumak ve çevresindekilere bu konuda bir örnek teşkil etmek olduğunu belirtiyor. Doğadan aldığı ilhamla yaptığı her parça, onun felsefesini yansıtıyor: "Sürdürülebilirlik, doğayı korumak ve onun zarafetini eserlerimize yansıtmak, benim için en önemli konu," diyor. Bu özverili ruhu ve doğa ile olan derin bağı, eserlerinde açıkça görülmektedir. Ürünlerinin satışından elde ettiği gelirle doğa koruma projelerine katkıda bulunarak, sanatının arkasındaki felsefeyi daha da güçlendiriyor.
Sonuç olarak, bu sanatçı, evinin odunluğunun kapılarını açarak sadece kendi yaşamına değil, çevresindekilerin gözünde de bir farkındalık yaratmayı başardı. Doğanın ne kadar zengin ve özel olduğunu hatırlatan bu eserler, Gölcük’teki her yaştan insanın dikkatini çekiyor ve katılımlarını sağlıyor. Yerel sanatçının hikayesi, hem ilham verici hem de doğa dostu bir girişimin nasıl başarılı bir şekilde hayata geçirilebileceğinin güzel bir örneği olarak öne çıkıyor. Doğanın bize sunduğu her şeyi değerlendirmek için sadece biraz yaratıcılığa ve cesarete sahip olmamız gerekiyor. Bu hikaye, doğanın sunduğu güzelliklerin nasıl şekillendirilebileceğine dair ilham veriyor ve bunun ne kadar değerli olduğunu gözler önüne seriyor.**