Antikacılık, geçmişin izlerini günümüze taşıyan bir sanat ve meslek dalıdır. Bu sanatın ustalarından biri olan Hasan Yılmaz, 44 yıldır antikacı olarak çalışıyor ve koleksiyonundaki asırlık gramofonlarla dikkat çekiyor. Yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutan bu nesnelerin, sadece birer müzik aleti değil, aynı zamanda tarihî birer değer taşıdığına inanıyor. Hasan Yılmaz, gramofonlar için harcadığı çaba ve bu zarif nesnelerin geçmişini anlatan hikâyeleriyle dikkatleri üzerine çekiyor.
Hasan Yılmaz, antikacılık serüvenine 1979 yılında İstanbul’un gözde antika pazarı olan Çukurcuma’da başladı. İlk başlarda küçük bir dükkan açmış olan Yılmaz, zamana direnen nesneleri toplayarak profesyonel bir koleksiyoner haline gelmiş. Antika eşyaların sadece maddi değerleri değil, aynı zamanda taşıdıkları kültürel miras açısından da önemli olduğunu düşünen Yılmaz, çalışmalarıyla bu bilinci yaşatmayı amaçlıyor. Soğuk hava deposu niteliğinde olan dükkanında, koleksiyonunu özenle sergileyen usta, aynı zamanda eserlere hayat vermek için günümüz teknolojisinden de faydalanıyor.
Hasan Yılmaz’ın koleksiyonundaki gramofonlar, müzik tarihinin önemli parçaları olarak karşımıza çıkıyor. Sadece müzik yapmakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir dönüşümün habercisi olan bu nesneler, geçmişle bugünü bir araya getiriyor. Yaklaşık 200 adet gramofonun bulunduğu koleksiyonu, çeşitliliği ile göz dolduruyor. Yılmaz, gramofonları özenle restore ederek asıl hallerine yakın bir şekilde koruma altına alıyor. Bir gramofonu onарма işlemi ciddi bir zaman ve emek gerektirdiği için, her birine ayrı bir değer atfettiğini belirtiyor.
“Her bir gramofonun bir hikâyesi var. Geçmişte kimlerin kullanmış olabileceğini ve hangi müzikleri dinlemiş olabileceklerini hayal etmek beni heyecanlandırıyor” diyen Yılmaz, müzik dinlemekten ziyade bu aletlerle geçen zamanın önemine vurgu yapıyor. Her gramofon, müziğin ve yaşamın farklı dönemlerine ait olduğundan, her biri onun gözünde farklı anıları barındırıyor. Yılmaz, müzikseverlere hitap eden etkinlikler düzenleyerek, nostaljik bir atmosfer yaratmayı hedefliyor.
Yılmaz’ın dükkanında sık sık ziyaretçiler ve gramofon meraklıları bir araya geliyor. Donatıldığı bilgi birikimiyle, ziyaretçilerine bu nostaljik aletlerin tarihini ve işleyişini anlatmaktan büyük mutluluk duyuyor. Her bir gramofonla geçmişe yapılan bu yolculuk, aynı zamanda hayatın akışındaki değişiklikleri de gözler önüne seriyor. “Gramofonların yükselişi ve düşüşü, müziğin evrimiyle doğrudan ilgilidir. Bugün dijital bir dünyada yaşıyoruz ama ben yine de eski eşyaların değerine inanıyorum,” diyor Yılmaz.
Antikacılığın sadece ticaret değil, aynı zamanda bir tutku olduğunu sık sık vurgulayan Yılmaz, genç neslin bu alana olan ilgisini artırmayı hedefliyor. Antikaların değerini, geçmişi günümüze taşıma görevi olarak gören usta, gençlere bu tutku ve meslek hakkında bilgi vermek için ayrı bir çaba içinde. “Onların ilgisini çekmek için onları yaratıcı projelerle tanıştırmalıyız. Eski eşyaların ve gramofonların, yaşamın diğer alanlarıyla nasıl bağlantılı olduğunu anlatabilmeliyiz,” diyor Yılmaz.
Eşsiz koleksiyonu ve antikacılık tutkusuyla, Hasan Yılmaz sadece gramofonları değil, aynı zamanda geçmişi geleceğe taşıyor. Antikacılık, bir meslek olmanın ötesinde, bir yaşam tarzı haline gelmiş durumda. 44 yıl boyunca sürdürülen bu tutku, Yılmaz’ın hayatındaki yerini ve anlamını derinleştirirken, aynı zamanda ziyaretçilerine unutulmaz deneyimlerin kapılarını açıyor. Gramofonlar ve antikalar, Yılmaz’ın gözünde birer zaman makinesi gibidir; geçmişe yapılan bu yolculuk, geleceğin değerini anlamamıza yardımcı oluyor.
Yılmaz, koleksiyonunu genişletmek için sürekli yeni eserler arayışında. Farklı ülkelerden ve kaynaklardan gelen gramofonları bulabilmek için dünya genelinde antika pazarlarını dolaşmakta. Onun için bu bir iş değil, bir yaşam biçimi. Her bulduğu yeni gramofon, onun hikâyesine yeni bir halka ekliyor. Geçmişin izlerini günümüze taşırken, aynı zamanda geçmişten gelen sesleri dinlemenin zevkini yaşatıyor.
Sonuç olarak, Hasan Yılmaz’ın asırlık gramofonlara olan ilgisi, antikacılık mesleğine olan tutkusu ile birleşiyor. Yıllardır sürdürdüğü bu yolculuk, her bir gramofonda birer yaşam hikâyesi barındırıyor ve dinleyenleri geçmişe götürüyor. Antikaların ve müzik aletlerinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması yönündeki çabaları, kültürel mirasın yaşatılması açısında büyük bir öneme sahip. Yılmaz, yıllar süren birikim ve deneyimle, gelecekte de antikacılık dünyasında var olmaya ve genç nesillere ilham vermeye devam edecek.